KORONA VİRÜS KAPSAMINDA YAPILAN DÜZENLEMELERİN ÖZEL OKULLAR VE VAKIF ÜNİVERSİTELERİNE ÜCRET ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜNE ETKİSİ
Korona virüsün ortaya çıkması ile birlikte okullarla ilgili tedbirler geliştirilmiş, okullarda fiziki olarak eğitimlere ara verilmiştir. Bunun yerine evlerden ders verme sistemine geçilmiştir. Milli eğitim, her ne kadar uzaktan eğitim sistemine geçmiş olsa da, özel okullar adına eğitim vermemektedir. Milli eğitim tarafından verilen uzaktan eğitim dersleri kendi kamu kurum ve okulları için geçerli olup, milli eğitim tarafından sunulan sistem özel okulların ders verme yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır.
Uzaktan eğitim ile verilen derslerin süreleri, okullarda verilen derslerden oldukça az olmaktadır. Dolayısıyla, uzaktan eğitim sistemi ile özel okullar, veliler ile yapmış oldukları anlaşma kapsamındaki ders saatlerini karşılayamamakta, ders verme açısından yeterliliği sağlayamamaktadırlar.
VELİLERİN VE ÖĞRENCİLERİN HAKLARI NELERDİR?
- UZAKTAN EĞİTİM VERİLEBİLEN YAŞ GRUPLARI AÇISINDAN
Her sözleşme kendi içinde ayrı lafza ve ruha sahip olup mutlaka sözleşme ayrıntılı olarak incelenmelidir. Yapılan protokolü incelemeden kesin bir hukuki sonuca varmak mümkün olmayacaktır. Ancak kanuni düzenlemeler kapsamında genel anlamda velilerin ve öğrencilerin hakları ve yükümlülükleri konusunda hukuki değerlendirme yapılması mümkündür.
Özel okullar ve vakıf okulları; sözleşmeden kaynaklanan edimlerin gerçekleştirilmesi, hizmetin yerine getirilmesi, ücret gibi hususlarda özel hukuk hükümlerine tabidir. Hizmet alan kişi veyahut velisi ücret ödeme yükümlülüğünü, özel okullar ise hizmet verme yükümlülüğünü üstlenmektedir. Bu sözleşme ilişkisi Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında yer almaktadır. TKHK m.3’te “Hizmet: Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu..ifade eder ” şeklinde tanımlanmıştır. Özel okullar veyahut vakıf okulları tarafından verilmesi üstlenilen hizmet ise, TKHK m.3 kapsamında yer almaktadır. TKHK kapsamında, veli veya öğrenci “tüketici” sayılmakta, özel okul veya vakıf okulu ise “sağlayıcı” sayılmaktadır. Veli/öğrenci ve özel okul/vakıf üniversitesi arasında çıkan uyuşmazlıklarda öncelikle Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümleri uygulanır.
Ayrıca, her iki taraf da bir veya birden fazla edimi yerine getirmeyi üstlendiği için, okul tarafından hizmet verme edimi, öğrenci veya velisi tarafından ücret ödeme borcu üstlenildiği için Borçlar Kanunu hükümleri de uygulanacaktır. Borçlar Kanunu’nda, imkansızlıklar nedeniyle borcun yerine getirilememesi durumları için “ifa imkansızlığı” düzenlemesine yer verilmiştir. TBK m. 136 ile; “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır. Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür” şeklinde düzenlenmiştir. Ayrıca, incelediğimiz durumda da mevcut olduğu üzere, ifanın bir kısmının gerçekleştirilmesinin mümkün olduğu ancak tamamının gerçekleştirilemediği durumlar için ise “kısmi ifa imkansızlığı” düzenlenmiştir. Bu hususta; TBK m.137; Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkânsızlaşırsa borçlu, borcunun sadece imkânsızlaşan kısmından kurtulur. Ancak, bu kısmi ifa imkânsızlığı önceden öngörülseydi taraflarca böyle bir sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, borcun tamamı sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, bir tarafın borcu kısmen imkânsızlaşır ve alacaklı kısmi ifaya razı olursa, karşı edim de o oranda ifa edilir. Alacaklının böyle bir ifaya razı olmaması veya karşı edimin bölünemeyen nitelikte olması durumunda, tam imkânsızlık hükümleri uygulanır.” şeklindedir. Mevcut durumda yaşanılan imkansızlık, hukuki imkansızlık olup okulların idare tarafından alınan tedbirler neticesinde zorunlu olarak eğitim verememesi söz konusudur.
TBK ile düzenlenen imkansızlık hükümlerinden yararlanılabilmesi için, yükümlülüğünü yerine getiremeyen kişi/kurumun kusurunun bulunmaması gerekmektedir. Somut durumda da, hukuki imkansızlık söz konusu olduğundan okulların kusuru bulunmamaktadır. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 13. maddesi ile düzenlenen “ayıplı hizmet” hükümlerinde ise, sağlayıcının kusuru aranmamaktadır. Dolayısıyla, kusur mevcut olmasa dahi, veliler ve öğrenciler Tüketicinin Korunması Kanunu kapsamındaki “ayıplı hizmet” hükümlerinden yararlanabileceklerdir. Yani, özel okulların kusurlu olmaması, TKHK kapsamında düzenlenen “ayıplı hizmet” hükümleri çerçevesinde sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.
- TBK “ifa imkansızlığı” hükümleri ve TKHK “ayıplı hizmet” hükümleri çerçevesinde, ücretin kısmi olarak ödenmesi, ücret ödenmiş ise kısmi iadesi mümkündür.
Borçlar Kanunu m.136 gereğince, ifa imkansızlığı nedeniyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Dolayısıyla mevcut durumda eğitim veremeyen okullar, velilerden almış oldukları ücreti iade etmekle yükümlüdürler. Kısmi imkansızlık söz konusu ise, ücretin kısmi olarak alınması gerekmektedir.
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 15.maddesi gereğince ise, hizmetin ayıplı olması durumunda seçimlik haklar mevcut olup bedelde indirim yapılmasını isteme bu haklardan biridir. Dolayısıyla veli veya öğrencilerin özel okul ücretlerini indirimli olarak ödeme hakları mevcuttur.
Özel okullar ve vakıf okulları ile yapılan sözleşmeler, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, uzaktan eğitimin gerçekleştirildiği; dolayısıyla eğitimin okuldaki eğitime göre kısıtlı saatler ile verildiği, hizmetin tamamen yerine getirilemediği durumlarda ücretin ancak verilen eğitim oranında istenebilmesi söz konusu olacaktır. Bu nedenle, imkansızlığın devam ettiği sürece ilişkin ücretlerin verilen eğitime göre indirilerek kısmi olarak ödenmesi gerekmektedir. Ücretin tamamının ödenmiş olması durumunda, ücret ödeyen kişi tarafından kısmi olarak iadenin istenmesi gerekmektedir. Aksi halde, sebepsiz zenginleşme söz konusu olacak ve Borçlar Kanununun sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanacaktır.
Veli veya öğrenci, ücreti tam olarak yatıracaksa bile, ileride bu ücretin iadesini talep edebileceği hususunu göz önünde bulundurarak itiraz-i kayıt ile ödeme yapar ise hukuken daha doğru olacaktır.
Ücrette indirim yapılacak tutarın belirlenmesi tartışmalı bir husus olup dava yolu ile bu ücretin tespit ettirilmesi mümkündür. Verilen ders saatlerine göre hesaplama yapılabilecektir.
- TKHK “ayıplı hizmet” hükümleri çerçevesinde, ücret iadesi yerine telafi çalışması yapılması mümkündür.
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile düzenlenen ayıplı hizmet hükümleri ile, tüketiciye seçimlik haklar tanınmış olup bunlardan biri de hizmetin yeniden görülmesini isteme hakkıdır. Öğrenci ve veliler, hizmet alamadığı/eksik hizmet aldığı bu sürece ilişkin yeniden hizmet verilmesini talep edebilir. Ancak, bu süreçte ödenen ücrette indirime gidilmişse, veyahut kısmi olarak ücret iade edilmişse, mevcut durum sona erdikten sonra olağan şekilde verilen eğitimin ücretinin ödenmesi gerekecektir. Öyleyse, tüketici veli/öğrenci, hem ücretin iadesini hem de telafi çalışması yapılmasını aynı anda isteyemez. Sağlayıcı özel okul/vakıf okulu ise, hem öğrencinin ücretini bu süreçte tam olarak isteyip, hem de bu süreç sona erdikten sonra yapacağı ek çalışmaların ücretini ayrıca isteyemez.
Diğer bir önemli nokta ise, telafi eğitiminin, eksik kalan eğitim süresini karşılaması gerektiğidir. Örneğin iki ay veya üç ay eğitime ara verilmiş ise, bir aylık bir telafi eğitimi, eksik kalan eğitim süresini karşılayamayacaktır. Bu durumda, ücretini tam olarak ödeyen bir veli/öğrenci, hizmeti yine tam anlamı ile alamamış olacaktır. Bu durumda, özel okullar hem Tüketici Hukuku çerçevesinde ayıplı hizmeti telafi etmemiş olacaklar, hem de Borçlar Hukuku çerçevesinde sebepsiz zenginleşme hükümleri gerçekleşmiş olacaktır. Bu durumda da, edim dengesinin sağlanması için verilemeyen eğitime göre indirim istenebilir.
- Uzaktan eğitim verebileceği halde vermeyen okullardan tazminat istenebilir.
Öğrencinin bu süreçte uzaktan eğitim görememesi durumunda eğitimden tamamen mahrum kalması söz konusudur. Bu nedenle oluşan bir zarar varsa özel okul/vakıf okulundan talep edilebilir. Örneğin, öğrenciye evde özel ders aldırılmak zorunda kalındıysa ücreti tazmin edilebilir.
- ANAOKULLARI BAKIMINDAN
Anaokullarının eğitim verdiği öğrencilerin yaşları küçük olduğundan uzaktan eğitim verilmesi oldukça güç olabilmektedir. Anaokullarının eğitimlerinin çoğunlukla resim yapma, oyun oynama gibi fiziksel aktivitelerle geçtiği düşünüldüğünde uzaktan eğitim ile bunun giderilmesi mümkün değildir. Ayrıca öğrenciyi bilgisayar başında tutabilmek de güçtür. Bu nedenle, her ne kadar diğer yaş gruplarında uzaktan eğitim yolu ile kısmi olarak hizmetin gerçekleştirilmesi söz konusu ise de, anaokulları açısından hizmetin tam olarak yerine getirilememesi, ifanın tam olarak imkansızlığı söz konusudur.
- Ücret İadesi İstenebilir
Borçlar Kanunu m.136 ile düzenlenen tam ifa imkansızlığı hükümleri kapsamında, hizmet vermekle yükümlü olan anaokulu, hizmet verme yükümlülüğünden kurtulur. Ancak aynı şekilde, veremediği hizmetin karşılığı olan ücreti isteme hakkını da kaybeder. Aynı şekilde Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un ayıplı hizmet hükümleri çerçevesinde de, hizmetin gerçekleştirilememesi nedeniyle velilerin ücret iadesi isteme hakkı bulunmaktadır. Bu nedenle, anaokullarının korona virüs nedeniyle ders verilemeyen sürece ilişkin velilerden ücret talep etme hakları bulunmamaktadır. Ayrıca, almış oldukları ücret var ise “sebepsiz zenginleşme” hükümleri uyarınca bu ücretlerin velilere iade edilmesi gerekmektedir.
Herhangi bir özel anaokulunda, uzaktan eğitim sistemi getirilmiş olsa dahi, öğrencinin yaş grubu nedeniyle verim sağlanması mümkün değil ise, uzaktan eğitim sisteminin veli tarafından kabul edilmesi zorunlu değildir. Nitekim, salt hizmet akdine devam edebilmek için, çocuğun psikolojik ve fizyolojik yapısına uygun olmayan şekilde uzun süreler ile uzaktan eğitim gerçekleştiriliyor ise bu eğitimin kabul edilmemesi ve bu süreçte hiç ücret ödenmemesi söz konusu olacaktır. Bu durumda, ücret ödendi ise tüm ücretin iadesi istenebilir.
Öğrenciye fayda sağlayabilecek şekilde uzaktan eğitim verilebiliyor ise, verilen eğitim süresi ve sağladığı fayda gözetilerek kısmi ücret ödenmesi söz konusu olur. Böyle bir durumda dahi, uzaktan eğitim yöntemi, anaokulunda verilen eğitimin süresini ve sağladığı faydayı büyük oranda karşılayamayacağından ücretin büyük bir kısmının iadesi mümkün olabilecektir.
- Velinin, ek ücret alınmaksızın telafi çalışması yapılmasını isteme hakkı mevcuttur.
Hizmetin hiç yerine getirilmemesi veyahut eksik olarak yerine getirilmesi ayıplı hizmet kapsamında değerlendirilmekte olup TKHK çerçevesinde “ayıplı hizmet” olarak düzenlenmiştir. Ayrıca, ayıplı hizmet hükümlerinden yararlanılabilmesi için hizmet verenin kusurlu olması şartı aranmamaktadır. Kendi kusuru nedeniyle olmasa dahi, hizmet vermeyi taahhüt eden kişi/kurumun hizmeti gerçekleştirmemesi durumunda, hizmet alan kişi TKHK ile düzenlenen seçimlik haklardan yararlanabilir.
Somut durumda, TKHK hükümleri çerçevesinde, veliler, telafi çalışması yapılarak verilemeyen hizmetin giderilmesini talep edebilirler. Nitekim, öğrenciye, korona virüs tedbirleri nedeniyle bu süreçte verilemeyen eğitime ilişkin, eğitim süresini tam olarak karşılayacak şekilde telafi eğitimi verilebilir. Telafi çalışması için veliden ek ücret istenmemesi gerekmektedir.
- Sözleşme feshedilebilir.
TKHK hükümleri ile düzenlenen diğer bir seçimlik hak ise, sözleşmeden dönme hakkıdır. Dolayısıyla, veliler, bu süreçte okullar ile yapmış oldukları sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptirler. Velilerin, ücreti önceden ödemiş olmaları halinde, ödedikleri ücretin iadesini talep ederek okul ile sözleşmesini feshetmesi mümkündür. Bu durumda, anaokulu ile yapılan sözleşme ileriye yönelik sona ermiş olsa da tedbirler uygulanmaya başladıktan sonraki tüm süreç için ücret iadesi alınabilir. Örneğin, anaokulunun, bir ay önce eğitimi durdurmuş olması halinde, sözleşmeyi bugün fesheden veli, geçen bir ayın ücretinin iadesini de anaokulundan isteyebilir, ayrıca gelecek aylara ilişkin önceden ödeme yapmış ise bu ücretin iadesini de talep edebilir.
YEMEK VE SERVİS ÜCRETLERİ AÇISINDAN
Okullar, her ne kadar uzaktan eğitim ile ders verme yükümlülüklerini imkanlar dahilinde yerine getirmeye çalışsalar da, evde kalma durumundan dolayı yemek ve servis yükümlülüklerini yerine getirememektedirler. Borçlar Kanunu kapsamında, verilen ücret karşılıksız kalmakta, ifa gerçekleştirilmemektedir. Dolayısıyla, yemek ve servis için ödenen ücretlerin, okullar tarafından ifanın gerçekleştirilmemesi yani borcun yerine getirilmemesi nedeniyle iadesi mümkün olacaktır.
- GİZEM TURAKOĞLU YALVAÇ
Leave a Reply